17 Eylül 2012 Pazartesi

Sosyal Medya ve Manipülasyon

Sosyal ağların gücünü artık iliklerimize kadar hissettiğimiz bir döneme girdik. Amerikan Başkanı Barack Obama'nın 2008'de Twitter'dan yürüttüğü kampanya ile seçimlerde gücünü arttırması, Mısır'da "Arap Baharı" diye tabir ettiğimiz devrimin adeta sosyal ağlardan destek alarak gerçekleşmesi, markaların uyguladığı pazarlama kampanyalarıyla isimlerini daha geniş kitlelere duyurması hatta adı duyulmamış markaların sosyal ağlarla ünlenip başarıya ulaşması bu gücün ne boyutlarda olduğunu gösteriyor.

Türkiye'de bu gücün farkında ve siyasilerimiz (2013 yerel seçimlerde sosyal medyanın nasıl yoğun kullanılacağını göreceğiz.),global markalar, yerli markalar, butik markalar, ünlüler bu büyüyen sosyal network içinde yerlerini çoktan aldılar.

Kurum ve markalar için büyük güç olan sosyal medya, son günlerde daha da çok hissettiğimiz bir problem ile karşı karşıya: Olumsuz Manipülasyon.

Aslına bakarsanız medya varolduğu günden bugüne sadece göstermek istediğini göstererek kitleleri manipüle ettiğini biliyoruz. Bununla ilgili daha önce sıkça paylaşılan bu görsel durumu özetliyor. Medya, kendi bakış açısıyla insanlara bir vizyon sunuyor ve biz bize sunulanı izleyip, okuyup yorumluyorDuk

Ancak sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle değişen en önemli şeylerden biri de buydu; bize sunulan vizyonla değil TV ve gazetelerden sıyrılıp gerçeğe daha yorumsuz ulaşabilme özgürlüğü bulmuştuk. Arap Baharı bu şekilde yaşanmıştı,  sesini medyanın sınırlandırması olmadan tüm dünyaya duyuran halk kendi devrimini gerçekleştirmişti.

Son günlerdeyse karşılaştığımız olaylar ise bir güç olarak gördüğümüz sosyal medya aracının karanlık tarafının da olabileceğini bizlere gösterdi. Facebook veya Twitter gibi sosyal ağlarda bütünüyle sahte haberler yaratılıp basit birkaç photoshop hilesiyle halkı hatta medyayı nasıl yönlendirdiğini gözler önüne serdi. Buırada bahsettiğim basit "troll" sözleri,  kafa karıştıran ve çoğu zaman bize itici gelen troll hashtagleri değil, tamamen bir kurum hedef alınarak hazırlanmış ve bütünüyle gerçekmiş gibi yayınlanan bir fotoğraftan bahsediyorum.Öyle ki Türkiye'nin önde gelen basın kuruluşu tarafından "HABER" olarak sunulabilecek kadar inandırıcı, bir haberden bahsediyorum.

Ülkenin en hassas olduğu "Şehit" konusundan yola çıkarak bir televizyon kanalı ile ilgili yaratılan bu sahte haber dün Twitter'da çok konuşuldu. Konuşulmasının sebebi bu fotoğrafa inanan kullanıcıların bu haberi yapan kuruma lanetler yağdırması ve neredeyse linç başlatmasıydı. Dahası politikacıların bu fotoğraf üzerinden siyaset yapmasıyıdı ki bu bize ülke olarak manipülasyona ne kadar müsait olduğumuzu gösterdi.

Fotoğrafın ve haberin sahte olduğu duyurulmaya çalışıldıysa da bugün pekçok kişi sözü geçen kurum hakkında olumsuz düşüncelere sahipler.

Sosyal ağlarda yaratılan bu durum itibar yönetiminin önemini kat be kat arttırıyor. Sadece politik çerçeveden olaya bakarsak durumu sınırlamış oluruz çünkü bu durum ilerleyen zamanda marka ve şirketler için de büyük tehlike arz edecek. Bu tarz karalama kapmanyaları ve sahte haberler sosyal ağlarda o kadar hızlı ve kolay yayılma imkanı buluyor ki bir noktadan sonra gerçeği açıklasanız dahi konuşulan tek şey ilk çıkan sahte haber oluyor. Sosyal Medya üzerinden yapılacak manipülasyonlarla şirketler arası çirkin savaşlar, rekabeti daha kirli bir platforma taşıyabilir ve bu hiç de uzak görünmüyor. Gerekli cezai yaptırımlar oluşturulmazsa her kafadan bir sesin çıktığı bu mecralar kişi, marka ve kurumların kitlelere ulaşabilme gücünü kitleler tarafından yok edilme gücü olarak tersine çevirecek.

Beyrut Yıldırım